22 Eylül 2011 Perşembe
Dönemeç
düş sofrasına otururken kalemi
ışığı yorgun silueti yoğun
nasırlı imgeler devşiren
yırtık zihniyle
deliliğin eş anlamını yazardı
gözleri
sakallarına aşık küpesiz çırılçıplaktı
bıyıklarından rahatsız şüphesiz kaçıktı
kimim o?
kim benim?
ben o muyum?
hangisiyim?
ben kim miyim?
bilemedi o
zihni yırtıktı
yırtıktı zihni
zihni kimdi?
kimdi zihni?
şimdi zihni yırtıldı
imdi zihni kıvraktı
emindi o
sevişmek istemeyen ilham perilerine tecavüze yeltenen
kalemini tek hamlede kıran ellerinden akan merhametin
görüntüsü bozan tek şey kıl tabakasıydı
bazı şiirlerindeki gereksiz betimlemelerden biriydi bu
mutluluk süsü verilmiş bir depresyon
aşık olduğu her kadının buna taktığı
hırkasıydı
-dönemeç-
yükselip göğe çıkmalıyım
biraz pelin otu koysam cebime
zihnimin ağırlığını hafifletirim
depremler olsa çıkmam mabedimden
ateş fışkırsa topraktan
petrol yerine
kılımı kıpırdatmam
sadece
burcum olsa yeryüzünde
tapınırdım Hak'dan
çok ona
aşk verirdim söküp kaburgamdan
çünkü burcum o kadar kutsal ki
her şiirimin dönemecinde
o yükseliyor
Ekrem Emre Ünlü
0 yorum:
Yorum Gönder