2 Eylül 2012 Pazar

The CinemAt Orchestra:Requiem for an At



Karanlık vadilerin soğukluğuna tüneyen mağaraların
duvar resimlerinden şarkı devşiriyorum
ithaf etmek için kallavi atlara
zamanın gölgesizliği yaratırken yüzde o asil donukluğu
"ey at hey at heyhat yılgın olma at
bezgin zihinlerimizi asilliğinle aydınlat"
yılgılarımı gömüyorum soylu rüzgarı eserken bacaklarının

At çiçeği:

kenevir yiyen agnostik bir at panik atak geçiriyor çöle benzeyen mavimtrak patikada.
Tanrıları yok olup çoğalıyor. oysa içinin derinliklerinde; düşleriyle gerçekliğinin kesiştiği kıyılarda tek bir tanrıya inanmayı çok istiyor.düşlerinin orta yerinde beliren solgun at çiçeği -rimbaud tarafından ekilmişe benziyor- kararmış gümüş tepside bir kağıt uzatıyor agnostik ata.at okumaya başlıyor at yazısıyla yazılanları:

"hayatın; başlı başına cevabı olmayan-ya da şöyle açayım cevapların ulaşılamayanın,buna tanrı da diyebilirsin, yanında gizli olma olasılığı olan, ulaşabilenlerin tanrının varlığını kabul ederek ulaştıkları ama kendilerini kandırma olasılıklarının bulunduğu- sorularla bir araya gelmiş absürt birer olasılıklar zincirlerinden meydana gelen yanılsamalar bütününden ibaret olduğunu düşünüyorum"

ve nal görünümlü yaprakları büyük bir gürütüyle kişnemeye başlıyor lal at çiçeğinin.daha da karışıyor agnostik atın kafası.sinirlenip yemeye başlıyor at çiçeğini

ve zehir, soylu kanına hücüm ederken,ölüme yakınlığın ürkütücü kokusu siniyor yüzüne .gerçeği öğrenememiş olmanın verdiği, gizeme uzak ve bir o kadar da yakın bakışları; yaşamındaki uyumsuz boşlukla eş değer gözüküyor.

Requiem for an At:

ey zavallı soylu at
özünü absürt bir hayat
için kaybetmene değer miydi
düşünmeyecektin daha fazla
düşünmeyecektin daha fazla
eline özüne bulaştırdın zehiri
zihnini karıştırdın heyhat
egoist ve aptal olman kafiydi
erdemlerin en büyüğüydü cehalet
ey biçare soylu at

gündüzün ciğerlerine gecenin havası kaçıyor
karanlık absinthe yeşili ormanda dolaşan koyun-atlar
Pan'dan panikle kaçışırken
merhum atın ceseti üzerinden atlı yorlar
ay doğuyor
ay da yorgun ve yaslı
yor güneşe sırtını
yüzünü göstermiyor tanrının da göstermediği
gibi ata
koyun-atlar dua ediyor
anlamanı bilmedikleri atçada

güneş doğuyor
her yer karanlık
gölgesizlik aynısal olağan
bir o kadar da karışık
ve her şey eskisiden de bulanık..

Ekrem Emre Ünlü

0 yorum:

Yorum Gönder