23 Aralık 2010 Perşembe

Altı Üstü Gerçeküstü


kaskatı kesilen kalemin ucundaydı şiirin kaderi:

geceyi esrarlı amber kokular durduruyordu
ve beynimde ısrarla uçuşan ihanet kokulu kadınlar
saat 04.12 - duygusuz gece nöbeti

zamanı tersten okurken namaza başlayan
cübbeli papazın sakalına konan kelebeğin
kanatlarından tesbih yapmaya kalkan
delirmiş bir derviştim kanı kaynayan

..ve mor kanatlı uçan filler
balonlarda akrobatik hareketlerle sevişirken
gökyüzünü panayıra çevirmişlerdi..

rüzgardan savrulan yağmur kokulu kelimeler
vahiy gibi inmeye başladığında kaybolmuştu toprakta

kayıp kelimeleri
arasan
görsen
baksan
yaksan
kanatsan çıkartabilir misin ki

o kayıp kelimeleri tekrardan fırlatmak gökyüzüne
çölde eskimoyla breakdance yapmak gibi

/o kelimeleri bulamazsan
delirirsin dedi
ilham perileri/

kibirle kibrit çakarken
karabiber koklayan sinirli
sigara izmariti kılıklı
ifriti tasvir ederken
anlamıştım zaten delirdiğimi

/Le Le Le dadaïsme
niye gittin tütüne/


dadaizmin bağrından kopan
sürreal söylevlerle devşirilen
uçan fil temalı şiire
imzayı düş fırçasıyla atan
ellerin manikliği
erotik bir şiir yazsaydı
masturbasyon yaparmıydınız mısralarımda?

ayrıca;
aklım beni terk etmedi
ben aklımı terk ettim

seni hala seviyorum nicola

Ekrem Emre Ünlü

7 Aralık 2010 Salı

Rüya


iliklerime işleyen boşluğu dinliyorum
montmarte tepesinde çıplak vücudun
zihnimde resmedilirken bütünleşiyor nefesin nefesimle
kanatırcasına öperken dudaklarını
damlıyor kan yerine bordeux şarabı
iliklerime

saçların ne kadar da yakışıyor bu şehre
hele gözlerin ve göğüslerin
ahh clementine
bildiğim tek fransızca cümleyle
fısıldıyorum "je t'aime"
perilerin tükenen ilhamına dinletirken "la bohème"

yeditepede sıçrayarak uyanıyorum
kan kokusu featuring deniz kokusu kulaklarımdayken
irkiliyorum; güzel clèmentine kanlı hatırayla
bileklerimde

aşk ne kadar da çok yakışıyor bu şehre
kadınların gururlu bakışlarına saklanan
ince kırışıklıklarına tüneyen olgunluk gibi

sonbahar depresyonu gibi çöküyorsun zihnime
galibi belli olmayan kanlı bir aşkın belirsizliği gibi
kimsin sen clèmentine?
gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayal mi?

rüyalarda saklı kalmış bir şarkısın belli ki
adı aşk kokan
la bohème...

Ekrem Emre Ünlü

3 Aralık 2010 Cuma

Galli Güzele Gazel


sahne:dumanlı kentin illegal köşesi
asfaltlarından acı fışkıran..

soundtrack:damian marley - there for you

akşamın kızıl karanlığında
yüzümde şehrin gergin gölgesi
ellerime sinen kenevir kokusuyla
durur (y)akıcı zaman
yanımda bir tek beraber uçtuğum martılar

içime çekerim acı coşkusunu son baharın
ustura gibi keser yılgın nefesimi
nabzım yükselir
beyin hücrelerim ölür
güneş içine kapanır

ve ağaçlar neden bu kadar üzgündür?

-çünkü çiçeklerin ölümüne yas tutarlar

yani sen ölüsün my welsh flower

ben seni sevmeyi ibadetim bellemişim my sunshine
nasılsa sakallarım uzun papaz olur yas tutarım kilisede

üzerimde eğreti ceket gibi durur sensizlik hırkası
kıyamam onu çıkarmaya omzumu sürekli acıtsa da

bir şiir büyür ellerimde
sense ufalanırsın
this doesn't make sense
ve ağlarım ağlayamayan bir palyaço bile olamadığım halime

anlarım her çiçek solar eninde sonunda
ben de ağaç olup intihar ederim sonbaharda...

Ekrem Emre Ünlü