23 Ağustos 2011 Salı

Zafer



puslu umudun pençesinde
sisli bir ayyaştım ben
her gün çocukluğumun şavkını hatırlardım
şarabın sahte kanatlarında
uyuşarak hatırlardım geçmişin güneşini
maziye yolculuk kök salardı ölümlere

sessizliğin melodisini çalan ıslığım
kimsesizliğin kuytularında ışıldarken göğe
benim vaktimde saat hep yeşile çalardı
ateşle buluşan yeşil,duman olup gençliğimi yakardı

zehirle çizilen yolumda
çelişkili odalar
kandıranların iblislikleriyle doluydu
karanlıkla aydınlanan andavallar
kapatırdı güneşimi

vermeyin artık yeşili bana

bilmezdim
rengarenk görüntülerin sahte olduğunu
pas tutan gecelerin dumanında
tutsaktı paranoyaklık
en sıradışı müptezelliğe

aşardı beni
zihnime çakılan boşlukların
delirten anlamsızlığı
sebepsiz korkuların
kemiren yükleri
taşıyamazdım panik atakları
şükür ki hepsi geride kaldı

güçlüyüm artık;bırakmam ümidimi günahlara

Ekrem Emre Ünlü

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Kısa Moda Hatırası


şehirden uzaklaştı tüm nifaklar
sefih sahilde ayyaş hatıralar
rüzgarı çalınan gökyüzü
açtı küflü şarabı yıldızla
bizi ancak köpek öldüren paklar

eskittik yine hücrelerimizi ama
yükselttik ruhu yakamozla

ve bitti şişe kahretsin
sustu gece ay ışığı da
münzevi esen rüzgar
okşadı mayhoş seri
kısa sözler düştü dudaklarımdan

şimdi bu serhoş adam
deliliğe yelken açmak için
"adapazarına nasıl gidebilirim? "
diye soracak birazdan
ilk gördüğü insana
belki de doğduğu yeri özlediğinden

Ekrem Emre Ünlü /2010 - yarım kalmıştı

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Gökyüzüne Mektuplar -II-



bulutların ardına sakladım hikayelerimi
her bulutun vardır elbet bir söyleyeceği

düşünmek uzaktaki ustalıktır;uzaklara götürür ruhu
düşünmek; düşe inmektir

düşünürken düş-ünce düşe
mor gökyüzü şenliklerindeydik
ve mor kanatlı uçan filler
balonlarda akrobatik hareketlerle sevişirken
gökyüzünü panayıra çevirmişlerdi
başka bir şiirime düş-ey geçiş yapmıştım uyandığımda
düşmemiştim düşüşe
yüksekteydik.. yüksekte

düşümdeki yeşil katranın içinde
esrarlı yıldızlarla örülü aşk kabuğu;
kırıldıkça,zihni luciferin dikenlerinden
koruyan sihirli kalkana dönüşen
platonik duygu besleyicisi ve
O'na olan aşka giden yolu açan kabuk

yüksekteyiz her daim yüksekte..

dumanlanan imgelerin ahengiyle
yükseğe çıkan her bir şiir zerreciği
yeni dünya düzenine karşı eylemlerini
gökyüzünde planlayıp
yeryüzüne bildiriler göndermeye
and içmişti

-kağıda bakarken bir kez daha bulutlara bak
sihire dönüşmüş kilitli şiirler göreceksin

anahtar kimde?

Ekrem Emre Ünlü

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Gökyüzüne Mektuplar -I-


I.

bulutlara ateş ederek
gökyüzünü öldüremezsin


dört sene oldu delireli
her sabah gökyüzüne mektup yazıyorum
içinde bir fincan şarap ve hayali hollanda tütünüyle
resmedilmeyen hatıraları
resme girmeyen haritalarla bağdaşlaştıran aklımla

la havle vela kuvvete..

yorgunuz ama
morluğa alışkınız
zorluğa giden yolda
raconumuzdur bu da


-"öğrenmelisin;
hayatın gökyüzünde resmedildiğini"
demişti hayali fransız arkadaşım
ve ben hiç fransızca bilmiyorum
ama
öğrenmiştim;
fransızca bilmeden bordeux şarabını
fransız aksanıyla içmeyi
gökyüzünde

II.

Moriella
yalın ayağınla bas gözlerime
yaşamım ayaklarından ibaret olsun
bıktım aylaklığımdan
kalemimin ucunda uzun namlulu tabanca
bas tetiğe Moriella
bıktım şairliğimden
yemin ediyorum

-Moriella kim ulan?

-mor bir gecenin çatırdayan maviliğinden akan
imgeleri tek tek yeşile boyayan kalemin emriydi
Moriella'yı yaratmak-

III.

loş ışığın en boş alanındayız şimdi
illuminatinin boş ışığı kadar uzaktayız
mavi gökyüzüne
maviyi Nicola'nın gözlerinde bırakmıştık zamanında
Tanrısız evde ıslanmıştık
Pontefract'ı düşlerken
düşlerime de düşemedi mavi gözlü kız
sonra çilli güzelin gözlerine düştük ansızın

IV.

-kağıda bakarken son kez bulutlara bak
toprağa düşmesi elzem olan şiirler göreceksin

Ekrem Emre Ünlü