30 Ağustos 2010 Pazartesi

N/ikindi vakti aşk


gözlerini gözüme zerk et
bu benim yaşama amacımı sergileyebilir

/yoksa bütün kuşlar kubura bulanan
esaretleri kadar tutsak kokabilirler/

saçlarını gözümün önünden ayırma sevdiğim
bu benim ölümüme delalet olabilir
(yaşama amacıma balta vurabilir)

/şiir
n/ikindi vakti çoğalan aşk
kadar şifreli giriyor içime
............................................
bir mısraya bakıyorum ki
dilim kadar lal ve aslında yok/

biz gökyüzüne komünizmi fılsıldamak
için mi geldik sevgilim?
yeryüzü anarşizmi terorizmle karıştırmayana dek

sen gökyüzü imgelerimden birisin artık sevdiğim
beni anlamasan da/kimse beni anlamasa da
imgelenmiş gökyüzü zulamın pembe çiçeğisin

gelirken mavi gözlerini unutma sevgilim
unutursan intihar mektubum bulunabilir
giderken mavi gözlerini yanımda unutmayı unutma sevdiğim
şiir yazamam ve kalemim kana bulanabilir

ve pembe saçlarını kirpiklerime as ki
gözlerimi her açtığımda kokunu duyabileyim

şimdi susmalıyım artık
bu benim aşkıma nazar boncuğu sayılabilir

muğlak şiirlerim gibi değilsin sevdiğim; için dışın bir....

Dedicated to my Nikki....

Ekrem Emre Ünlü

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Sensizlik Ritüeli


dudaklarımda kaldı mimiklerinin intiharı
seni öpmeye kalkan melal zırhı giymiş ağzımla
senin kalkan kuşanmış bedenine yaklaştığımda

oysa ne çok yaşamıştım gözlerinde
ah ne çok yaşamıştın bedenimin gölgesinde

ben senin fırtınalarda bile savrulmayan yılgılarına vurulmuştum
benden daha kaviydin sözlerinde kaybolmuştum her hecesinde

hüzün kanayan terlerimiz sevişirdi tenlerimizden öte
hüzünsel yolla hastalıklar bulaştırırdık birbirimize
hatırlar mısın?

terkedeli aklımı hatıralar durgun ve münzevi
terkettiğinde,rahlemdeki saçlarındı;
saçlarındı kutsal kitabım
gözlerimin her gece hatmettiği

şimdi sensizliğin yakıcı ritüeli
lanetle kutsuyor bedenimi
gri ceketini giymiş gökyüzü
duman ve alkol kokuyor tan vakti

sensizlik beni senleştirirken nasıl yorgunum bilemezsin...

Ekrem Emre Ünlü

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Ay/yaş gecede öksürük


ne çok harmanım
genzimde katranlaşan tütün kokusu
zorlarken çıdamın kapısını- ayak sesleri ırak
yalnız gölgeler korkak ve aksak
ritimler ritimler ritimler
gürültülü mısralar içinde inişte miyim yokuşta mı?
neresi burası- önümde mağara
mağarada insanlaşan akrepler ve yılanlar
aslında akrepleşen insanlar- mı demeliydim
taş devrinden de geride bazı hayvanlar farkındayım

ne de çok yalan var
düşüncelerin önemi mi var?

kalınlaşan duvarlar var
kalınlaşan duvarlar ama ne duvarları mı?
yalınlaşan şiirlere paralel olmayan duvarlar belki
bu evrene ait olmayan düşünce duvarları mı demeliydim?
kalınlaştıkça ağırlaşan ve dibe vuran duvarlardır kim bilir

mürekkepleşen düşünceler üzeri taşla örtülmüş birer ölü
gibi hareketsizce hareket eder ay/yaş gecelerde
düşüncelerin önemi mi var?

yaşlı bulutlar tıkar ayın düğümlenen boğazını
ölen yıldızların ışıksızca kararttığı havanın kargışladığı
yaslı cenazelerimde gökyüzüne akan sızının düğümüdür boğazımdaki kör düğüm
imgelenmiş gökyüzümün önemi mi var?

Ekrem Emre Ünlü

1 Ağustos 2010 Pazar

Satır Arası Tuhaflıklar(!)


tanrı istedi
ilk dizeyi....
.... böyle olmasını
......belkide bütün şiirin

hızlı yazmamdan başı dönen kelimeler
tuhaf şiirler kusuyor bazen
obsesif şiir bozukluğu gibi
mantıklı düşünüp delilik üretmek; (a)normalliğimin panzehiri(!)

kuralsızlığı da kural edinmeden yazma orgazmı nirvanaya ulaştırmaz belki
ama duygusuz seksten daha zevkli

tarzım çok mu

garip
tuhaf(tuhaf kadar tuhaf bir kelime var mı?)
acayip
ha?

anlayamayanların yaftaladığı postmodernizme ayrıca kafam gire

aynı kelimeleri tekrarlayıp benzer şiirleri çoğaltan kolpa şairler
ucuz imgelerinizle midemi bulandırıyorsunuz canınız cehenneme

o değil de; sonunu getirebilmek bir şiiri
o kadar zor ki;aynı hayat gibi
bazen yazarken yazmak da istemezsin
yaşarken yaşamak istemediğin gibi
bir yolda ayrılır hayat ve şiir
yazmak tatlı gelir de
yaşamak acı verir be...

Ekrem Emre Ünlü