17 Kasım 2012 Cumartesi

Savruk


çıkıyorum düş oda bir salon evimden dışarı
yazılmamış bir cümle olmaya çabalamaktan bitap düşmüş,
muhteris ruhlara; kutsal şiirler ikram etmeye

tutunamayan ellerle örülmüş şiir
kurulamayan cümlelerle şehrin ışıklarından uzakta
ve olmayan tütün, jazz yaratamayan dumanlarla
olumsuzluğa anlamsızca coşuyorum

suyunda boğulan denizleri aşıp yağmurunu boğan bulutlara takılsam da
anlamsızlık anlamdan çoğalırı besteleyen imgelerimin alnından öpüyorum

koşuyorum içime aşk ve boşlukla sıvalanmış yalnızlık iç içe
sonra sen düş/üp geliyorsun boşluğuma kore filmleri izliyoruz
beni korece değil her dilde seviyorsun hoşuma gidiyor
사랑합니다

üretkenliğimin azalmasını tıkalı burnuma bağlayan
paranoyaklığımı okşuyorum uçarken mütenekkiren
diyafram nefesiyle başlayan küçük yaşamlar havuzu
suyun dibi dadaist gerekli olan tek şey oksijen
mi yoksa aşk mı?

-bi dakka çocuk dışarda kaldı-

kafiye yapayım derken harakiri yapmaktır
şiir.aşkın da ta kendisi.
ve şairler;inançlıları bile
cehennemi boylayan lanetli büyücüler

delirmek;kurduğun dünyanı
üzerine devirmek.
anksiyete;peyderpey
ölüme sürüklenmesi ruhun

ey panik bozukluğum
bir daha uğrama oldu mu?

ekrem emre ünlü

0 yorum:

Yorum Gönder